Asbest Söküm Uzmanları Derneği Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari ile Türkiye’de yeterince bilinmeyen ve gerekli önlemler alınmayan ancak büyük sağlık sorunlarına yol açabilen asbest maruziyetini konuştuk.
Mehmet Bey kısaca sizi tanıyalım ve derneğin nasıl kurulduğundan bahsedelim.
İnşaat mühendisi ve iş güvenliği uzmanıyım. 2016 yılında Asbest Söküm Uzmanlığı eğitimine katıldım. O dönem, birlikte çalıştığımız arkadaşlarla asbest maruziyetiyle ilgili çalışmalar yürüten hiçbir dernek ve sivil toplum kuruluşu olmadığını gördük ve 2016 yılı Kasım ayında derneği kurduk. Bu anlamda dernek, fark ettiğimiz eksikliğin giderilmesine yönelik bir hamleydi. Asbest farkındalığının artması, kamuoyu oluşturulması ve konuyla ilgili eğitimler verilmesi gibi amaçlarla faaliyetlerimize başladık ve yine aynı düşünceyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Asbest nelerin içinde bulunuyor, nerelerde kullanılıyor?
Tekstil sektöründe yanmaz kumaşlar, inşaat sektöründe yapı malzemeleri… Asbestin 3000’den fazla kullanım alanı olduğunu biliyoruz. 31.12.2010 tarihinde Türkiye’de asbestin işlenmesi ve ithalatı dâhil her tür kullanımı yasaklandı. Ancak geçmiş dönemde kullanılan asbest hala bir tehlike. Örneğin; asbestli döşemeler, boya malzemeleri, borular, eternit denilen ve şu an yoğun bir şekilde sökümü yapılan çatı kaplamaları başta işçiler olmak üzere hepimiz için tehlike oluşturuyor.
Kendi kendine yok olmayan bir madde olduğu için kuralına uygun bir şekilde yok edilmediğinde toprağa, havaya ve suya karışıyor. Bugün bir bina yıkımı sırasında ortaya çıkan asbest, yıllar sonra komşu evin bahçesinde yapılan bir inceleme de bile ortaya çıkabiliyor.
Bugün ısıya dayanıklı her türlü ürünün içinde amyant olabileceğinden şüphelenelim. Şunu da belirtmekte fayda var:
Asbestin bir diğer adı amyant ama biz internetten amyantlı ürün sipariş edebiliyoruz.
Bazı ürünlerde ise dolaylı olarak asbest vardır. Örneğin pudralar, makyaj malzemeleri bu ürünler arasında olabilir. Bunun nedeni de şu: Bu ürünler talk madeni içerir ve talk madeninin olduğu yerlerde asbest yatakları da mevcuttur. Talk çıkartılınca asbest lifleri talka kontamine olur ve ondan ayrıştırılamaz. Böylece talkın olduğu ürünlere asbest de sızmış olur. Bu durumu görüşmek için Sağlık Bakanlığı’na gittik ve asbest içeren ürünlerin belirlenmesi için araştırma yapalım ve asbestli pudraları belirleyelim dedik. Sağlık bakanlığı da “Pudraya müdahale edemiyoruz çünkü talk madendir.” dedi. Yapılan araştırmalar 21 bebek pudrasının 5’inde asbest bulunduğunu gösteriyor. Amerika’da FDA’nın yaptığı bir diğer araştırmaya göre ise her 5 makyaj ürününün 1’inde asbest bulunuyor.
Meslek hastalıklarına değinelim. Mesleki kaynaklı asbest maruziyeti için neler söyleyebilirsiniz?
Asbest mucize mineral olarak anılıyor çünkü asitlere, suya ve ısıya dayanıklı. Bu sebeple asbest kaynaklı hastalıklara gemicilerde sık rastlanıyor. Bir de, tabii Türkiye’ye özgü diyebileceğimiz kentsel dönüşüm meselesi var. Burada yoğun olarak inşaat işçileri asbest maruziyeti yaşarken, kitlesel bir maruziyetten bahsetmek de mümkün. Bunun sebebi yıkımlarda ortaya çıkan asbest liflerinin havada asılı kalması. Yapısında asbest bulunan bina yıkımlarının yanından yakınından geçen herkes görmese de bilmese de bu lifleri soluyor. Soba üreticilerinin de asbeste bağlı ölümler yaşadığı bilgisi alıyoruz. Ancak Türkiye’de meslek hastalıkları kaydının tutulmasında sorunlar yaşandığı için asbest maruziyeti sebebiyle hastalığa yakalanan, hayatını kaybeden kişileri bilmek, ne yazık ki mümkün değil.
Asbestin olumsuz sonuçlarını önlemeye yönelik ne tür önlemler alınmalı? Dernek olarak nasıl çalışmalar yürütüyorsunuz?
İlk olarak kentsel dönüşüm ve inşaat işçilerinden bahsedelim. Asbest sökümü, ciddi bir iştir. İş Sağlığı Güvenliği Müdürümüz Cafer Uzunkaya’nın belirttiği gibi “Asbest söküm uzmanı, bomba imha uzmanıdır.” Bir yerde bir bomba olduğunda, herhangi biri gidip bombayı imha edemiyorsa asbest sökümü de asbest sökümünün nasıl yapılacağını bilmeyen herhangi biri tarafından yapılmamalıdır. Bu noktada, asbest sökümünün hangi koşullarda hangi önlemler alınarak yapıldığı önem kazanıyor.
Biz yetkililere diyoruz ki “Biz işçilere eğitim verelim ve önlem alarak çalışmalarını, uygun kişisel koruyucu donanımlar kullanmalarını, işyerinde kıyafetlerini saklamalarını – çünkü asbest sökümünde giyilen kıyafetler tehlikeli atık olarak bertaraf edilir- işyerinde duş alarak evlerine gitme imkânı sağlanmasını ve bu sayede asbest liflerinin evlere taşınmasını önlemeyi önerdik ama hiçbir yetkiliden olumlu dönüş alamadık.
Durumu şu şekilde açıklayayım size: Bizim sosyal medya hesabımızda paylaşılan bir yıkım videosunu gören ve Almanya’da asbestli alanda çalışan bir gurbetçi şöyle dedi:
“Böyle bir yıkımı Almanya’da yapsak, bizi toplu cinayete teşebbüsten yargılarlar.”
Normal şartlarda yıkımın yapıldığı yerin karantinaya alınması şarttır. Ankara’da bir hava gazı fabrikasında bu şartlara uygun bir yıkım yapılmaya çalışıldı ama başarılamadı. Bir de tabii Türkiye’de şu var: Belediye çalışanları müteahhitlere “”Asbest yoktur” belgesi getir.” diyorlar. Biz, bu rapora asbest envanter raporu diyoruz.
Süreç şu şekilde işler: Uzman gider ve yıkılacak binayı inceler ve numuneler alır. Eğer uzman, binaya bu belgeyi verme niyetiyle gidiyorsa, asbestin olmayacağı bir yerden –örneğin ahşap parkeden- numune alarak raporu kolayca hazırlayabilir. Sonrasında rapor dosyaya konur ve yıkıma başlanır. Bu tip durumlar sık yaşanıyor ve ne yazık ki belediyeler bu konuya yeterince önem vermiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın da “Yıkım ruhsatını belediyeler verir, tedbir almak onların görevi.” demesiyle olacak iş değil. Kaldı ki belediyelerde yeterli sayıda uzman yok.
Bir de okul meselesi var. Hangi okul binalarında asbest var? Bunu belirleyelim ve bertaraf edelim diye Milli Eğitim Bakanlığı’na gittik. Okulların kapalı olduğu COVID-19 süreci de bu çalışmayı yapmak için çok uygun bir zamandı ancak “Yeterli bütçemiz yok.” açıklaması yapıldı. “Okullarda asbest olduğu belirlenirse veliler çocuklarını okullara göndermezler ve bu da infial oluşturur.” denildi.
Son olarak, 26 Eylül Mezotelyoma Farkındalik Gününden bahseder misiniz?
Mezotelyoma, asbeste bağlı yakalanabileceğiniz en tehlikeli hastalık. Bu hastalığa dikkat çekmek istiyoruz ve Mezotelyoma Farkındalık Günü’nde bu sene ilk kez Türkiye’de etkinlik düzenliyoruz. Bunu gerçekleştirmemizde Türkiye Asbest Mağdurları Grubu’nun kurulması etkili oldu. Grubun amacı, hasta ve hasta yakınları için maddi ve manevi destek sağlamak. Umarım sesimizi duyurabiliriz.
Yorum Yapın