Prof. Dr. Metin Akgün

seramik 2 - Çekerek, Karlıova ve Şimdi Bozüyük…

Çekerek, Karlıova ve Şimdi Bozüyük…

Kısa bir süre önce gazetelerde yer alan “Bir Silikoz Hastası Daha Öldü” başlıklı haber ile bir kez daha derinden üzüldük (1). Habere göre Karlıova’da silikoz nedeniyle ölen kot kumlama işçisi sayısı bu ölümle 14’e ulaştı. Ne yazık ki sonuncusu da olmayacak. Çünkü Karlıova’nın başta Taşlıçay ve Toklular köylerinde olmak üzere hem merkezinde hem de köylerinde çok sayıda silikoz hastası bulunuyor. Taşlıçay köyünde ise neredeyse her hanede en az bir silikoz hastası var. İşin kötü tarafı, hastaların, ölümün çok yakın bir gelecekte kendilerini de bulacağını bile bile çaresiz bekleyişleri (2).

Bugün ülke genelinde binlerle ifade edilen sayıda kot kumlama işçisi olduğu ve 50’nin üzerinde basına yansıyan ölüm olduğu bilinmektedir. Kot kumlama sektöründe çalışanların birçoğu –henüz hastalık gelişmeden- bu sektörde çalışmayı bırakmış olmasına rağmen geçen süre içerisinde hastalığın sıklığı artış göstermektedir. Silikozlu bir kot kumlama işçisinin ifade ettiği gibi, onlar işi bırakmalarına rağmen hastalık onları bırakmamıştır (3). Atatürk Üniversitesi’nde 2007’de yapılan epidemiyolojik çalışmada, eski kot kumlama işçilerinde silikoz oranı %53 iken (4), bu oranın 2011’de yapılan takip çalışmasında %96’ya çıktığı görülmüştür (5).

Biraz daha geriye gittiğimizde benzer bir trajedinin Yozgat’ın Çekerek ilçesine bağlı Koyunculu köyünde yaşandığını görüyoruz (6). Köyün erkekleri 1987 yılında, Pendik’te, cam üretiminde kullanılmak üzere taş öğüten kuvars değirmenlerinde çalışmaya başlamışlar. Çalışmak için giden 26 kişiden 14’ü kısa süre içerisinde hayatını kaybetmiş. Tıpkı kot kumlama işçilerinde olduğu gibi burada da “sağlıksız iş ortamında” çalışmanın arka planında ekonomik nedenlerin yer aldığını, işçilerin yine kısa süreli ve sigortasız olarak çalıştığını görmekteyiz (6). Bir başka deyişle her iki durumda da ruhsatsız, denetimden uzak, ağırlıklı olarak küçük ölçekli, merdiven altı diye tabir edilen iş yerlerinin varlığı söz konusu.

Kısa bir süre önce yine silikoz hastalığı, bu sefer Bozüyük’te seramik sektörüyle gündeme geldi (7). Seramik sektöründe kot kumlama ve kuvars değirmenleri kadar yoğun silika maruziyeti olmasa da sektörün büyüklüğü göz önüne alındığında durumun hiçte iç açıcı olmadığı net olarak görülmektedir. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü’nün “Türkiye Seramik Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2012-2016)” incelendiğinde seramik sektörünün 26 bin doğrudan, 220 bin dolaylı istihdam sağladığı görülmektedir (8). Bozüyük’ün gündeme gelmesinin nedeni, silikoza yakalanan işçilerin (yaklaşık 30 işçi) başlattığı hukuk mücadelesi. Bozüyük’ün nüfusu yaklaşık olarak 60.000 civarında ve hemen her hanede bir seramik işçisi bulunuyor. Bozüyük’te ondan fazla seramik fabrikası var ve binlerce işçi hala kuru teknikle çalışıyor (7).

Kot kumlama sektöründe deneyimlediğimiz gibi, Bozüyük’te şimdilik sadece buz dağının çok küçük bir kısmını görüyor olabiliriz. Bozüyük dışında Kütahya, Uşak, Çorum, Çanakkale ve İzmir gibi birçok bölgede faaliyet gösteren seramik fabrikaları var. Üstelik sorun sadece seramik üretimi ile sınırlı değil ve daha el atılması gereken çok sayıda sektör var. Örneğin diş teknisyenliği bunlardan biri. Bir süredir çeşitli mecralarda (9, 10) dillendirilmesine rağmen henüz konuya gereken hassasiyet gösterilmiş değil.

Silikoz, silika maruziyeti sonucu oluşan, pnömokonyoz grubu içerisinde yer alan bir akciğer hastalığı. Çalışılan sektöre göre değişiklik gösteren farklı özellikte ve yoğunlukta silika tozuna maruz kalınması sonucu hastalık farklı sürelerde gelişmektedir. Örneğin taze kristal yapıda silika maruziyeti olan kuvars değirmenleri ve çok yoğun toz maruziyeti olan kot kumlama atölyelerinde silikoz çok kısa sürede gelişmektedir. Başta kömür ocakları olmak üzere madenler, taş ocakları, kuvars değirmenleri, yol/tünel/baraj yapımı, çimento üretimi ve kumlama silikoz geliştiği bilinen başlıca sektörlerdir. Kumlama işleminde silika içeren kum, tersanelerde ve oto-boyamada düzgün yüzeylerin aşındırılarak boya işlemine hazırlanması, teflon tencere/tava üretiminde teflon yapıştırılmadan önce yüzeyin pürüzlü hale getirilmesi, dökümcülükte çapakların temizlenmesi, cam üretiminde cama desen verilmesi gibi farklı şekillerde uygulanmaktadır.

Silikozun bir özelliği de silika maruziyeti ortadan kaldırılsa bile, hastalık ilerlemeye devam etmektedir. Bu özelliği nedeniyle, hastalık ortaya çıkmadan veya hastalık tespit edildikten sonra işten ayrılsa bile hastalığın gelişinin yada ilerlemesinin önüne tam olarak geçilememektedir. Birden fazla iş yerinde çalışanlarda ise, bu özellik nedeniyle, durum yargıya intikal ettiğinde asıl sorumlu işyerinin tespitinde sorun yaşanmasına neden olmaktadır.

Silikozun etkin bir tedavisi olmadığı için hastalıktan korunma öncelikli hedef olmalıdır. Sorunu kaynağında çözme amacıyla öncelikle ikame, ikamenin mümkün olmadığı durumda ise mühendislik önlemleri ile solunabilir toz konsantrasyonları müsaade edilen düzeylerin altına indirilmelidir. Çalışanların eğitimi, işe giriş muayeneleri, sağlık gözetimleri ve işten ayrılış muayeneleri etkin bir şekilde yapılmalıdır. İki yıl önce çıkarılan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 30. maddesine dayanılarak hazırlanan 5 Kasım 2013 tarih ve 28812 sayılı Tozla Mücadele Yönetmeliği’nin 5. maddesine göre “işveren, her türlü tozun meydana geldiği işyerlerinde çalışanların toz maruziyetini önlemek ve çalışanların toz ile ilgili tehlikelerden korunması için gerekli tüm koruyucu ve önleyici tedbirleri almakla yükümlüdür”. Ancak uygulamada, taşeron kullanımı, hatta taşeronun taşeronunun kullanılması, denetimlerinin yeterli ve etkin bir şekilde yapılamaması, iş sağlığı ve güvenliğine gereken önemin verilmemesi nedeniyle halen daha sorunlar yaşanmaktadır.

İki binli yıllarda asbest kullanan iş yerleri, kuvars öğütme ve kumlamacılık yapılan sektörlerin öncelikli alanlar olarak seçildiği Ulusal Pnömokonyoz Önleme Planı’nda (11) kısa, orta ve uzun vadeli hedefler ortaya konulmuş; uzun vade olarak belirlenen 2015 yılında pnömokonyoz olgularının en aza indirilmesi hedeflenmiştir. Bu planı ilk gördüğümüzde 2015 tarihi bize çok uzak bir tarih olarak görünmüştü (4), ancak 2015’e çok kısa süre kala, hâlâ alınması gereken çok uzun bir mesafe olduğunu görmekteyiz. Ülkemizdeki 2012 SGK istatistiklerine baktığımızda (12), normalde ILO kriterlerine göre meslek hastalığının iş kazlarına göre 6 kat daha fazla olması beklenirken, ülkemizdeki durumun tam tersi olduğu ve kayıtlardaki iş kazalarının tanı konulan meslek hastalıklarının tam 195 katı olduğu (74,871 iş kazasına karşın 395 meslek hastalığı) görülmektedir. Bu durumda meslek hastalıkları tanısının henüz yeterli sayıya ulaşmamış olduğunu ve henüz süreci sağlıklı bir şekilde takip edecek sağlam verilere sahip olmadığımızı söyleyebiliriz. Ayrıca Sağlık Bakanlığı’nın Teşkilat Yapılanması hakkındaki 7 Mart 2012 tarih 28226 sayılı yönetmeliğinde de belirtildiği gibi Sağlık Bakanlığı, çalışanın sağlığından 1. derecede sorumludur. Ancak uygulamada Sağlık Bakanlığı’nın çok etkin bir rolü olmadığı görülmektedir.

Sonuç olarak, ülkemizde iş sağlığı ve güvenliğinin henüz istenilen seviyede olmadığını, denetimlerin yeterli ve caydırıcı olmadığını, meslek hastalığının tanınmasında ve tanısının konulmasında ciddi sorunlar olduğunu, ihmaller sebebiyle sağlığını kaybeden çalışanların tazmin haklarını kolayca elde etmesi konusunda kalıcı çözümler bulunması gerektiğini söyleyebiliriz.

  1. Bir Silikozis Hastası Daha Öldü. Sabah, 22 Kasım 2014. http://www.sabah.com.tr/saglik/2014/11/22/bir-silikozis-hastasi-daha-oldu (Son Erişim: 26 Kasım 2014).
  2. Ölüm Sırasını Böyle Beklediler. Taraf, 10 Ekim 2013. http://www.taraf.com.tr/haber-yazdir-136559.html (Son Erişim: 27 Kasım 2014).
  3. Kot Taşlarken Hayatları Karardı. Radikal, 27 Kasım 2014. http://www.radikal.com.tr/bingol_haber/kot_taslarken_hayatlari_karardi-1240270 (Son Erişim: 27 Kasım 2014).
  4. Akgun M, Araz O, Akkurt I, et al. An epidemic of silicosis among former denim sandblasters. Eur Respir J 2008; 32: 1295-303.
  5. Akgun M, Araz O, Yilmazel Ucar E, et al. Is Silicosis Inevitable among Former Denim Sandblasters? Radiological Progression, Pulmonary Function Loss and Mortality Rates. Am J Respir Crit Care Med 189; 2014: A3171.
  6. Ekmek Kapısı Bir Köyün Kâbusu Oldu. Radikal , 1 Temmuz 2008. http://www.radikal.com.tr/turkiye/ekmek_kapisi_bir_koyun_kabusu_oldu-886116 (Son Erişim: 27 Kasım 2014).
  7. Açıkgöz E. Bozüyük ‘Nefesini’ Tuttu. Cumhuriyet 19 Kasım 2014. http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/143450/Bozuyuk__nefesini__tuttu.html (Son Erişim: 27 Kasım 2014).
  8. C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü’nün “Türkiye Seramik Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2012-2016). http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/01/20130125-35-1.pdf (Son Erişim: 27 Kasım 2014)
  9. Dogan DÖ, Berk S, Gumus C, Ozdemir AK, Akkurt I. A longitudinal study on lung disease in dental technicians: What has changed after seven years? Int J Occup Med Environ H 2013; 26: 693-701.
  10. Silikozis Hastalığı Diş Teknisyenliğine Sıçradı. Sabah, 10 Nisan 2013. http://www.sabah.com.tr/saglik/2013/04/10/silikozis-hastaligi-dis-teknisyenlerine-sicradi (Son Erişim: 27 Kasım 2014).
  11. Ulusal Pnömokonyoz Önleme Planı. http://www.isgum.gov.tr/rsm/file/saglik/ulusal-pnomokonyoz-onleme-eylem-plani.pdf (Son Erişim: 27 Kasım 2014).
  12. İş Kazası ve Meslek Hastalıkları İstatistikleri. SGK 2012. sgk.gov.tr (Son Erişim: 27 Kasım 2014).

 

5630 gösterim

Yorum Yapın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

MESLEK HASTALIKLARI NEDİR? Meslek hastalığı; işçinin çalıştığı veya yaptığı iş şartları nedeniyle ortaya çıkan geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal rahatsızlık halidir.