Sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği bugünlerde açık alanda çalışan işçilerin sağlık sorunu yaşama riski artıyor. Yapılan araştırmalar, bu riskler arasında en tehlikeli olanlardan birinin, melanom cilt kanseri olduğunu gösteriyor.
Mevcut çalışmalar, açık hava çalışanlarında melanom cilt kanseri oranlarının nüfusun geri kalanına oranla yüksek olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu yönüyle, cilt kanseri olan insanların çalışma geçmişlerine bakmak önem taşıyor. Eğer bu kişilerin mesleki olarak ultraviyole (UV) ışınlarına maruz kaldıkları biliniyorsa, hastalıklarının meslek hastalığı olarak değerlendirilmesi gerektiği yönünde yorumlar bulunuyor.
Çalışmalarda dikkat çeken belirlemeleri şu şekilde toparlayabiliriz:
- UV maruziyeti; iş kıyafetlerine, günün hangi saatinde ve hangi mevsimde çalışıldığına, hatta çalışma alanının yüksekliğine göre bile değişmektedir.
- Açık alanlarda çalışan işçilerin sadece melanom değil, melanom dışı cilt kanseri geliştirme olasılığı da yüksektir.
- Erkeklerde prevalans oranı, kadınlara göre daha yüksek çıkmaktadır. Bu durum, kısmen de olsa, açık havada çalışan erkek sayısının, kadınlara kıyasla daha yüksek olmasıyla açıklanmaktadır.
Ülkeler bazında yapılan araştırmalardan şu sonuçları gösteriyor:
- Danimarka’daki bahçıvanlar, meslekleri nedeniyle UV ışınlarına, nüfusun geri kalanına kıyasla, 1.7 kat daha fazla maruz kalmaktadır.
- Tarım işçileri, balıkçılar, polis ve spor öğretmenleri gibi açık havada çalışan kişilerin, artan UV maruziyeti nedeniyle cilt kanseri riskinin arttığı kanıtlamıştır.
- İnşaat işçilerinin yıllık UV maruziyeti, kapalı alanlarda çalışanlara kıyasla 4,7 kat fazladır.
Bu yanıyla başta inşaat ve tarım işçileri olmak üzere bahçıvan, balıkçı, polis ve spor öğretmeni olanlar risk altındaki meslek gruplarına dahildir.
İşveren Sorumluluğu
UV ışınlarına yüksek mesleki maruziyeti olan kişiler için önleyici tedbirlere ihtiyaç vardır. İşveren, koruyucu önlemlerle çalışanların aşırı güneş ışığından kaynaklanabilecek sağlık sorunlarını önlemek ya da en aza indirmekle sorumludur. Ancak güneş ışığına maruz kalma süresiyle ilgili yasal bir sınır yoktur. Başka birçok işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarında olduğu gibi güneş ışığı maruziyetiyle ilgili koruma önlemleri de yetersizdir.
Yapılan çalışmalarda, konuyla ilgili eğitim verilmesinin önemi üzerinde durulmuştur. Sadece kişisel bilgi olarak değil, teknik ve organizasyonel stratejiler geliştirilmesi önerilmiştir. Örneğin, teknik önlemlerden biri, tente kullanımı; organizasyonel stratejilerden biriyse işçilerin yüksek sıcaklık altında çalışmasını azaltacak şekilde iş programlarının düzenlenmesidir.
Kıyafet, şapka ve güneş gözlüğü gibi kişisel koruyucu önlemlerin yeterli bir şekilde sağlanması ve kullanılması da önemlidir. Vücudun açıkta kalan kısımlarına ise güneş kremi sürülmesi gerektiği belirtilmektedir. Türkiye’de işveren tarafından işçilere güneş kremi verilmesi gibi bir önlemin uygulanabileceği pek ihtimal gibi görünmese de araştırmaların gösterdiği, güneş kremlerinin bazı kanser türlerinin ortaya çıkma ihtimalini azalttığıdır. Ayrıca çalışma alanında yeterli miktarda serin ve içilebilir suyun sağlanması da işveren sorumluluğudur.
Kaynaklar:
Yorum Yapın