Bilecik’te bulunan Eczacıbaşı’na ait seramik fabrikasında 26 yıl boyunca çalışan Hasan Hüseyin Karalar silikozis hastalığına yakalandı. Hukuk mücadelesinin sonucunda şirket yetkilisine ertelemeli ceza verildi. Sürecin tamamını ve dava sonucunu Karalar’dan dinledik.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
55 yaşındayım, 26 yıl boyunca seramik sektöründe çalıştım. 1989 yılında işe başladım ve 2015 yılında malulen emekli oldum.
Silikozis hastası olduğunuzu biliyoruz. Bu hastalığın yan etkileri çok kısa sürede ortaya çıkabildiği gibi uzun sürede de kendisini gösterebiliyor. Siz de bu rahatsızlıklar ne zaman ortaya çıkmaya başladı?
2011 yılında rahatsızlıklarım başladı. İlk olarak nefes darlığı sorunları yaşadım, çabuk yorulmaya başladım. Hatta o zaman, sigaradan kaynaklandığını düşünerek sigarayı bıraktım ama baktım ki, bir değişiklik yok. Tam o zamanlarda, işyerindeki sağlık kontrolleri sırasında akciğer filmim çekildi ve ciğerimde sorun olduğu ortaya çıktı. Beni doktora sevk ettiler, Sakarya Devlet Hastanesi’ne gittim. Orada bana tüberküloz teşhisi koydular. Sonrasında Bozüyük Devlet Hastanesi’ne de gittim, oradaki doktor mesleki şüphe olduğunu söyleyerek bana bir rapor yazdı ve işyeri doktoruna iletmemi söyledi. Raporda benim meslek hastalıkları hastanesine sevk edilmem gerektiği yazıyordu. İşyeri doktoru, beni sevk etti ve bu sefer de Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi’ne gittim. Orada mesleki kaynaklı toz maruziyetim olduğu belirlendi. Bu karar, 2011-2012 yılına ait. 2013-2014 yılında ise meslek hastası olmadığıma kararı verildi. 2015 yılında da zaten emekli oldum.
Bilecik’te birçok işçinin silikozis teşhisi aldığını, bu teşhisi almamış olsa dahi büyük sağlık sorunları yaşadığını biliyoruz. Bu duruma sebep olan çalışma ortamından bahseder misiniz?
Size şöyle söyleyeyim: Meslek hastalığı raporu alana kadar maske kullanmadım. “Onlar verdiler ama ben kullanmadım.” gibi bir şey akla gelmesin. Bize maske vermediler. Rapor alınca bana maske verdiler ama aynı ortamda çalışan diğer arkadaşlar maskesiz çalışmaya devam etti. Ne zamanki sağlık sorunları, silikozis teşhisleri arttı, o zaman maske vermeye başladılar. Normalde bu maskelerin 6 ayda bir değişmesi gerekir ama bana verdikleri maskeyi iki buçuk yıl boyunca kullandım.
“Ortada ne muayene ne de bir kaza var!”
Silikozis gerilemeyen ve ölüme varan büyük bir hastalık olduğu için silikozis hastalığım ön plana çıkıyor tabii ama benim yoğun gürültü sebebiyle işitme kaybım var. Tekrarlayan hareketler sebebiyle de mesleki disk bozukluğum var. Kimyasal maruziyeti sebebiyle kontakt dermatit rahatsızlığım var. Anlayacağınız bu sektörde çalışan işçilerin başına gelebilecek birçok sağlık sorununu alınmayan güvenlik önlemleri yüzünden yaşıyorum.
Bir de haksızlığa uğruyorum. Aklıma gelmeyecek şey, başıma geliyor. Mesela bu mesleki disk bozukluğum. Adli Tıp’tan gelen raporuma baktım. Eskişehir Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen raporda benim kaza geçirdiğime dair bir rapor gördüm. Bana raporu veren birime hiç gitmedim, ayak basmadım. Bu raporu neye göre, neye dayanarak verdiler, bilmiyorum. Sorun şu ki, bu rapora dayanarak Adli Tıp mesleki disk bozukluğumu iptal etti. Ortada ne muayene ne de bir kaza var!
Meslek hastalığı raporu alıp çalışmaya devam ettiğiniz dönem nasıldı?
Bir kere çalıştığım yerden hiçbir destek görmedim. Hatta baskılara maruz kaldım. Efor kaybım var, maske kullanıyorum, nefes almakta güçlük çekerken maske bunu daha da zorlaştırıyor, ortam sıcak. Bütün bu etkenler sebebiyle aynı işi yapan arkadaşlarım kadar üretim yapamıyordum. Öyle olunca ustabaşının, şefin azarını çok işittim. “Bunlar yapıyor da sen niye yapamıyorsun?” dediler. 1 yıl boyunca beni kamera önünde çalıştırdılar, niyetleri çalışıp çalışmadığımı kontrol etmekti.
Bu durum bende psikolojik sıkıntılar yarattı ve 2014 yılında tedavi görmeye başladım. Ilımlı duygu durumu değişikliği ve depresif depresyon teşhisleri aldım. Hatta bir doktor benimle ilgili rapor yazdı ve işyerine iletmemi istedi. Raporu okumadım ama bildiğim kadarıyla depresyon geçirdiğim, şiddete eğilimli olabileceğim yazıyordu. Bu raporu işyeriyle paylaşınca önce fabrika müdürüyle tartıştık, o dönemde kavga ettiğim başka insanlar da oldu. Sonrasında 6 ay daha çalıştım ve benimle uğraşmayı, baskı yapmayı bıraktılar.
Hukuki bir mücadele yürüttünüz ve bir kazanım elde ettiniz. Bu süreçten biraz bahseder misiniz?
2017 yılından beri hem ceza hem de maddi manevi tazminat davası devam ediyordu. Ceza davası diğer arkadaşların davalarıyla birleştirilmişti, toplamda 26 kişiydik. Diğer arkadaşlar işverenlerle anlaştılar ve paralarını -ne kadar olduğunu bilemiyorum- aldılar. Bu arada uzlaşan arkadaşlara yasaklar kondu: Bu konuyla ilgili bir açıklama yapmamak, eyleme katılmamak gibi…
“Bu kişilerin hiç mi sorumluluğu yok?”
Ben uzlaşmadım. Ceza davası yeni sonuçlandı. Biz davanın fabrika müdürünü ve işyeri hekimini de kapsayacak şekilde genişlesin istedik, kabul edilmedi. Oysaki, bu kadar insan niye hasta oldu? Bu kişilerin hiç mi sorumluluğu yok? İşçilerin ciğerleri o hale gelene kadar doktor neredeydi? Ceza alan, fabrika müdürleri oldu. 3 ay çalışma hak mahrumiyeti ve 1 yıl hapis cezası verildi. İyi hal indirimi sebebiyle 2 ay indirim yapıldı. Kalan 10 ay için de denetimli serbestlik hükümleri uygulanacak.
Yorum Yapın