COVID-19 sebebiyle sağlık çalışanlarının sorunları sürekli gündeme taşınıyor. Konuyla ilgili biz de bir yazı dizisi hazırlamaya ve bu yazı dizisinde kadın sağlık çalışanlarına yer vermeye karar verdik. Bunun nedeni hem sağlık alanında kadın çalışanların yoğun olması hem de konuya toplumsal cinsiyet perspektifinden bakmak istememiz. İlk röportajımızı 18 yıldır anestezi teknikeri olarak çalışan Leyla ile yapıyoruz.
Kısaca kendinizde bahseder misiniz?
Toplamda 18 yıldır sağlık çalışanıyım. KPSS ile atanamadığım için hiç kamuda çalışmadım.
Çalıştığınız hastanede pandemi başlangıcında neler yaşandı?
Özel sektörde kamu gibi davranılmadı, hastaların çoğunu kamuya yönlendirdiler. Böyle olunca özel hastanelerin yoğunluğu 3’te 1 oranında azaldı. Ameliyathaneleri de yoğun bakıma çevirdiler ve solunum devrelerini kullanacakları için boş bıraktılar. Bunu özel hastanelerin salgında artış riskine karşı hazır olması için yaptılar çünkü hiç kimse ne ile karşılaşacağımızı bilmiyordu.
Bu uygulama, özel sektördeki patronların işine gelmedi. Hasta sayısı azaldı. Öyle olunca hastane yönetimleri dedi ki “Müsait olanlar ücretsiz izne çıksın ya da mesai izni alsın!” Mesai izinleri dediğimiz, akşam saat 8’den başlayıp sabah 8’e kadar tuttuğumuz nöbet, bunlar bizim hak edilmiş paralarımız. Bu paraları vermek zorundalar ama kar edebilmek adına önce azalttılar, sonra sıfırladılar.
Benim çalıştığım hastanenin COVID-19’dan biraz daha izole olduğunu söyleyebilirim. Fakat COVID-19’un öyle bir perdeleme dönemi var ki, hastayla dip dibesiniz ve sonradan hastanın COVID-19 olduğunu öğrenebilirsiniz. Bu yüzden bütün hastalara COVID-19 hastasıymış gibi davranıyoruz. Pandemi hastanesinde çalışsak derdik ki “Bütün hastalar COVID-19.” Ama biz bilmiyoruz, sürpriz yumurta gibi… Bu belirsizliğin yarattığı ayrı bir huzursuzluk var.
Çok yoğun ve çok stresli bir dönemden geçtiniz, geçiyorsunuz. Sizin ve çalışma arkadaşlarınızın psikolojisi, işten memnuniyeti nasıl değişti?
Ekibimizin %60’ı kadın. Bu süreçte erkekler gittiler. Hastane yönetimi ücretsiz izin, mesai izinleri dediğinde ekibimdeki erkek çalışanlar “Ağrım var!”, “Korkuyorum.”, “Sahaya dönmek zorunda mıyım?” gibi şeyler söyleyerek sahadan çekildiler. Kadınlar ise çok daha cesur ve cevvaldiler, en azından bizim ekipte öyleydi. Ben aylarca kadın arkadaşlarımla birlikte çalıştım ve erkekleri çalıştırmakta zorlandık. Aynı durum, bütün hemşire arkadaşlarım için de geçerliydi. Servisi terk eden, “Çalışmak istemiyorum.” diyen, istifa etmek isteyenler oldu. Mesleğe yeni başlayan sağlık emekçisi arkadaşlar çalıştılar; 9-10 yıldır mesleğine devam edenler gelmek istemedi.
Ciddi bir polemik yaşadık. Erkekleri sahaya çekmek çok zor oldu bizim için. Biz kadınlar bir yerden sonra çok yorulduk. Bu anlattıklarım Mart ortası itibariyle gerçekleşti. O zaman N95 maskelerimiz eksikti, çift kat maskeyle idare ettik. Çok sonradan geldi bu maskeler, bu sefer de idareli kullanmamız gerekti. Bunlardan sadece bizde değil, kamuda çalışan arkadaşlarımızda da yoktu ve hasta olan çok fazla insan oldu.
Şunu sormak istiyorum: Örneğin bir inşaat işçisi güvensiz çalışma koşulları sebebiyle işten kaçınsa ve işe gitmeyi reddetse bunu çok haklı buluruz. Sanırım konu sağlık olduğunda başka duygu durumları işin içine giriyor. Bu yaşanan durum, uzun vadede sağlık çalışanları arasında gerginlik mi yoksa dayanışma mı yarattı? İşten kaçınanı anlama hali mi yoksa “Haksızlığa uğruyorum.” duygusu mu daha ağır bastı?
İlk başta “Sen ne yapıyorsun? Bu, senin meslek etiğinin bir gerekliliği!” diye düşünüyorsunuz. Sonrasında, bu korkunun çok haklı bir korku olduğunu siz de fark ediyorsunuz, aslında baştan beri biliyorsunuz da. Ölmekten korkuyorsun, bu kadar basit aslında. Bu işten kaçınan sağlık çalışanının hastaneden çıktığında kimin yanına gittiğini de bilmiyorsunuz. Belki de yaşlı ailesinin yanına gidiyor. Bir de tabii şu var: COVID-19’dan korunmayı bilmiyorduk, bunun eğitimini almamıştık. Artık biliyoruz.
Eğitim dediniz. Hastalıkla ilgili hazırlıklar nasıl gerçekleşti?
Anestezi yoğun bakımda COVID-19’lu hastalarla burun buruna geliyorsunuz. Hemşirelik ayağında hastalarla biraz daha mesafeli olabiliyorsunuz ama ameliyathanede bu mümkün değil. Korunmayı bilmiyorsanız bir hastayla hemen enfekte olabilirsiniz. O yüzden korunmayı bilmediğimiz dönem çok zor bir dönemdi. Sonrasında enfeksiyon doktorlarımız 3- 5 kez eğitim verdiler.
İlk vakaların görünmesinden sonraki ilk 3-4 ay zor geçti ama sonrasında nasıl korunacağımızı bildiğimiz için daha rahat hissetmeye başladık ve o panik havasını dağıttık ama erkekler yine pek rahatlayamadılar. Her yerde maskeyle dolaşıyoruz. İlk başta sandviç yiyorduk ve doyurucu olmuyordu ama artık yemek yiyoruz. Yemek yediğimiz alanlara üçer üçer giriyoruz ve bu alanlar hepa filtrelerle temizleniyor.
Bütün bu süreçte nelerin farklı olmasını isterdiniz? Sizce sağlık çalışanlarının esenliği ve güvenliği için neler yapılmalıydı ya da yapılmalı?
İlk olarak, sağlık çalışanlarının bir yere yerleştirilmesi konusunda çok yavaş hareket edildi. Belki daha hızlı olabilselerdi, daha rahat hareket edebilirdik. Birçok otel sağlık çalışanlarını kabul etmedi, biliyorsunuz; sonra yurtlara gönderildik. Kamuda çalışanlar, COVID-19 hastasıyla temas kurduğu için çok sıkıntı yaşadılar. Çocuklarını memleketlerine göndermek zorunda kaldılar, aylarca görüşmediler. Ben de çocuğumu bir ay kadar kayınvalideme gönderdim, sonra geri geldi, yeniden gitti.
Devlet, bu durum karşısında madem bizi sahaya sürdü, daha konforlu olmamızı sağlamalıydı. Çok uzun saatler çalıştık; bu kadar uzun saatler çalışmak yerine vardiya düzeni getirilebilirdi. Özelde çalışan insan sayısını azaltmak yerine vardiyalar arttırılabilirdi. Kamuda çalışan arkadaşlarım paralarını alamadılar . Hesaplarına çok komik paralar yattı ve kamuoyuna çok iyi paralar alıyorlar gibi bir bilgi pompalandı.
Benim evim hastaneye çok yakın ama hastaneye otobüsle ya da servisle gelen arkadaşlar sağlık çalışanı olduklarını söyleyemediler. Bize, uzak durulması gereken bir şey gözüyle baktılar çoğu zaman. Hala bir yere giderken arkadaşlarım “Aman sağlık çalışanı olduğunu söyleme!” uyarısında bulunuyor. Bu durum bir süre daha devam edecek sanırım. İlk başta servislerde bir arttırma yapmadılar. Sonra bizden tepki geldi ve yan yana oturmayı istemediğimizi söyledik. O zaman servis sayısını ikiye çıkardılar.
Çocuğunuz nasıl etkilendi bu süreçten?
Çocuğum 7 yaşında ve bu süreçte tikleri oldu. Muhtemelen bir psikoloğa gitmemiz gerekecek, bakalım. Dediğim gibi, önce 1 ay kadar yoktu. Sonra geldi ve okuldaki arkadaşlarıyla görüştükçe şöyle bir şikayeti oldu: “Ama herkesin annesi evden çalışıyor, anne!” Kolay değil tabii çocuk açısından, eve geldiğinde “Bana dokunma!” diye bağıran bir kadın var evde.
Sağlık çalışanlarının COVID-19’un meslek hastalığı sayılması yönünde talepleri var. Siz ne düşünüyorsunuz?
COVID-19’un aksi düşünülemeyecek, iddia edilemeyecek kadar meslek hastalığı olduğunu düşünüyorum. Bu talep, benim de talebim.
Sağlık alanını gözlemlediğinizde, kendi deneyimlerinizi düşündüğünüzde, sadece pandemi dönemini kastederek sormuyorum, cinsiyet meselesine, toplumsal cinsiyete dair neler söyleyebilirsiniz?
En başta şunu söyleyebilirim: Her defasında yaptığım işin doğru olması, en iyi olması gerekiyor. İşimde hata yapma lüksüm yok ama erkeğin bu lüksü var, kendisini kanıtlamak için uğraşmasına, en azından benim kadar, gerek yok. O feodal yapı, o erkeği o kadar kolay kabul ediyor ki…
Bu arada, ne yazık ki şunu da söylemek lazım, bu feodaliteyi kolayca benimseyen çok kadın var. Size o kadar çok mobbing uyguluyorlar, o kadar eziyorlar ki… Siz de bir yerden sonra kendi altınızda çalışan insana kötü davranırken buluyorsunuz kendinizi. Daha yeni çalışmaya başlamış gencecik bir kıza, bir anda kötü bir şey söylüyorsunuz. Bunu yaptığımı fark ettiğimde üzülüyorum, gidip özür diliyorum.
Şu sahneler de çıkmıyor aklımdan: Baş hemşirenin beni nasıl azarladığı ve benim bunu nasıl normal gördüğüm! Bir yandan köşe başlarını hep böyle davranan kadınlar tutmuş ve yine kendileri gibi, greyder gibi olan kadınları diğer köşe başlarına getirecekler. Öyle kadınlar vardır ya, üstünüzden geçerler, asla psikolojiden anlamazlar. O gün o kadın regl olmuştur, bırak o kadını, o ağır vakaya sokmayıver! Ama öyle düşünmezler, hatta özellikle sokarlar! Biraz çıkıntı olan, eleştiren, “Ya bunu da böyle yapmamız lazım!”, “Bakın, bu mesai saatinin ödenmesi lazım!” diyen birinin yükselme imkanı kalmıyor. Yine de, bu döngünün kırılacağına inanıyorum.
*Yazıda, sağlık çalışanının gerçek ismi kullanılmamıştır.
Yorum Yapın