Sağlık alanında çalışan kadınlarla olan röportaj serisinde yedinci görüşmemizi Ambulans Doktoru Aslı ile gerçekleştirdik.
Kendinizden biraz bahseder misiniz?
1994 doğumluyum. 6 aydır çalışıyorum, şu an zorunlu hizmetimi yapıyorum, Ambulans doktoruyum.
COVID-19 sürecini, çalıştığınız bu 6 aylık dönemi değerlendirir misiniz?
Arkadaşlarımın anlattığı kadarıyla geçen yaz COVID-19 vakaları çok yoğundu, benim çalıştığım ilk üç aylık süreçte de yine büyük bir yoğunluk vardı, sürekli hastaneye COVID-19 hastası taşıyorduk. Kapanmaların olduğu zamanda da yine yoğundu ancak 15 günlük kapanma sürecinin olumlu etkilerini, kapanmanın bitmesine yakın gördük, vaka sayıları oldukça düştü. Ancak şu an, yine sürekli COVID-19 hastası taşıyoruz.
Koruyucu ekipmanlarla ve onlara erişiminizle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Hastalık ilk ortaya çıktığı zaman maske, tulum gibi ekipmanlar çok yetersizmiş. O sırada ben üniversitede asistandım, bize bile maske verilmiyordu. Günde sadece 1 maskeyle çalışmamız bekleniyordu. Daha sonraki süreçte ise hiçbir şekilde en ufak bir eksiklik yaşamadık.
Tabii, süreç uzun sürdü ve sürmeye de devam ediyor. Haliyle sağlık çalışanları da kat kat kıyafetlerden bıkabiliyor. Örneğin, en başta tüm çalışanlar tulumunu giyinip siperliklerini takarak çalışıyorlarmış, ancak çok sıcak olduğu için çalışanlar da bunu yapmaktan vazgeçebiliyor. Örneğin, ben entübasyon yapacaksam siperlik, yapmayacaksam N-95 maskeyle çıkıyorum, tulum giymiyorum.
COVID-19 vakalarının yine çok yüksek olduğunu söylediniz. Siz, hastaya gittiğinizde bu vakalar arasında aşı olan ve olmayan ayrımına tanık oluyor musunuz? İstatistiklerin söylediği gibi yoğunluk aşı olmayanlardan mı oluşuyor?
Vakaya gittiğimizde hastaya aşı olup olmadığını, hangi aşıdan olduğunu, hastalığın kaçıncı gününde olduğunu soruyoruz. 1,5 ay kadar filyasyon ekibinde de çalıştım ben ve her iki alanda da aşı olanların hastalığı çok daha hafif atlattığını gördüm.
2 doz Sinovac aşısı olanların da hastalığı ağır atlattığına tanık oldum.
2 doz Sinovac olduktan 6 ay sonrasında kişinin antikor seviyeleri çok düşük olabiliyor. Yakın zamanda iki hasta teyzeye gittim, Sinovac aşılarının üzerinden 6 ay geçmiş ve oksijen seviyeleri 50’nin altına düşmüştü. Bu sebeple 3. doz aşı gerekiyor diyebilirim.
Hasta yakınının COVID-19 hastası akrabasına refakatçi olarak hastaneye gelemeyeceği, ambulansa binemeyeceği gibi durumlar sebebiyle hasta yakınlarıyla zorluklar yaşıyor musunuz?
Hasta yakını konusunda çok sıkıntı yaşadığımız oldu. İlk başlarda, hasta yakınlarını ne ambulansa ne hastaneye kabul etmiyorduk. Bu durum bir tek çocukların hasta olması durumunda değişiyordu. Sağlık Bakanlığı‘ nın kararı da bu şekilde olduğu için fazla tartışmaya gerek kalmadan sorunu çözebiliyorduk. Şu an ise “Hasta yakınları alınabilir.” dendi, bu yüzden daha sık tartışıyoruz.
Yine de, COVID temaslısını ambulansa alamayız çünkü o da hasta olabilir. Ambulansın arkasında bir hemşire bir de ben varım, ön kısmında ise sadece şoför. Prosedüre göre ambulans arkasında hasta ve 2 sağlık çalışanı olacak, sedyeden arta kalan yerde zaten 2 kişilik olacak şekilde düzenlenmiş. Bu durumda hasta yakını, şoförün yanında oturuyor. Oysa ki COVID-19 temaslısını, şoförün yanına oturtmak yanlış olur. Zaten hastaye giremiyorlar, o yüzden bizimle hastane önüne gelmelerinin hiçbir mantıklı açıklaması yok.
Sağlık alanında cinsiyete dayalı kimi avantaj ve dezavantajlar olduğunu söyleyebilir misiniz?
Aslında 112 Acil Servis bu farklılığı görmek için çok iyi bir alan. Biz, buraya 2 kız atandık. Şu an 3 kız, 1 erkek, toplamda 4 doktoruz. Buradaki çalışma arkadaşlarımız ikimizinde kız olduğunu öğrenince üzülmüşler. İlk başta, bu memnuniyetsizliğe çok içerledim, “Neden bizi istemiyorlar?” diye düşünüp sıkıldım ama çalışmaya başlayınca haklı tarafları olduğunu gördüm. Diyelim ki hasta çok ağır ve kaldırma konusunda güçlük çekiyoruz. Böyle zamanlarda şoför abiler desteğe geliyorlar ve onların işleri de zorlaşıyor. Bu yüzden yanlarında erkek doktor istemelerini anlayabiliyorum çünkü hastayı taşıyacak bir insan daha oluyor. Yani, bu tercih, benimle ya da cinsiyetimle ilgili değil, işlerinin kolaylaşmasını istemelerinden kaynaklanıyor.
Eğitim hayatında ise ortopedinin güç isteyen bir alan olması sebebiyle kadınların pek tercih edilmediğini gördüm. Diğer taraftan ise “Kadınların olduğu yerde erkekler rahat hareket edemiyor, şakalaşamıyor, küfür edemiyor.” gibi gerekçelerle kadınlara daha mesafeli davranıldığını ve tercih edilmediğini fark ettim. Son olarak, hamilelik konusu var: Hocaların asistanlarına çok rahat bir şekilde “Bu sene hamile kalmak yok!” dediklerine tanık oldum.
Yeni evlenen ve hamile kalan asistana karşı mobbing çoğu yerde var!
*Yazıda, sağlık çalışanının gerçek ismi kullanılmamıştır.
Yorum Yapın